Ülke gündemini sarstığı 2023 yılında ölü bulunan Mehtap bebeğin ölümüne ilişkin yapılan soruşturma sonunda anne ve babası hakkında ceza kararı verildi. Mehtap’ın ölümü, Türkiye’de aile içi baskılara ve çocuk istismarına yönelik tartışmaları yeniden alevlendirdi. Cezaların açıklanmasıyla birlikte, toplumda adaletin sağlanıp sağlanmadığına dair endişeler de gündeme geldi. Bu trajik olay, sadece bir ailenin hikayesi değil, aynı zamanda toplumun sahip olduğu acı gerçeklerin bir yansıması olarak da değerlendiriliyor.
Mehtap bebeğin hayatına son verilmesi, her yaştan insanın yüreğini dağlayan bir trajedi olarak kayıtlara geçti. Ailesinin ihmalinin yanı sıra, ciddi psikolojik problemleri bulunan ebeveynlerin bu duruma yol açtığı düşünülüyor. Mehtap’ın ailesi, zaman zaman yaşadığı sıkıntılar, ekonomik zorluklar ve çözüm arayışları ile dikkat çekiyordu. Ancak tüm bu olumsuz koşullara rağmen, ebeveynlerin çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmedikleri ve durumu daha da kötüleştirdikleri anlaşıldı. Bu bağlamda, ailenin yaşadığı sorunların dışında, devletin çocuk koruma mekanizmalarının eksikliği de eleştiri konusu oldu.
Mahkeme, Mehtap bebeğin ölümüne neden olan olayların ardından, anne ve babasına 12 yıl hapis cezası verdi. Bu karar, toplumda karışık duygulara yol açtı. Birçok insan, verilen cezanın yetersiz olduğunu ve daha ağır yaptırımların gerektiğini savunuyor. İnsan hakları savunucuları, çocukların korunması ve aile içi şiddet vakalarına karşı daha sert yasaların çıkarılması için çağrıda bulundu. Bu tür olayların önüne geçilmesi adına alınması gereken önlemler arasında, ailelere yönelik psikolojik destek programlarının yanı sıra, çocukların durumunun sıkı bir şekilde takip edilmesi gerekliliği öne çıkıyor. Ahmet Yıldırım, bir aile terapisti olarak, "Çocukların güvenliği her şeyden önemli. Aile içindeki sorunlar mutlaka uzmanlar tarafından ele alınmalı" şeklinde düşüncelerini dile getirdi.
Mehtap bebeğin yaşadığı trajedi, toplumda çocukların korunması adına değişim talep eden bir gündem oluşturdu. Cezaların açıklanmasının ardından birçok kişi, sosyal medyada “#MehtapBebekUnutulmayacak” etiketiyle bu durumu protesto etti. Çocuk hakları savunucuları, Mehtap’ın yalnızca bir istatistik değil, gerçek bir hayat olduğunu hatırlatıyor ve devletin bu gibi vakalara karşı daha duyarlı olması gerektiğini vurguluyor. Aile içi şiddet ve çocuk istismarı konularında farkındalık yaratmak, eğitim programları ile desteklenmeli ve toplumu bilinçlendiren projeler teşvik edilmelidir.
Neticesinde, Mehtap bebeğin anne ve babasına verilen ceza, sadece onların değil, aynı zamanda toplumun da yüzleşmesi gereken bir sorunun üzerine ışık tuttu. Adaletin sağlanması için atılacak adımların önemine dikkat çeken uzmanlar, bu gibi olayların tekrarlanmaması için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğinin altını çiziyor. Mehtap bebeğin hikayesi, kaybedilen bir yaşamın ötesinde; gelecekte yaşanabilecek benzer olayların önlenmesi için bir çağrı niteliği taşıyor. Herkesin çocuğun haklarının korunmasını sağlamak, sağlıklı bir toplum inşa etmek adına sorumluluk alması kaçınılmazdır.